10. SAYI EDİTÖR YAZISI
Kürt tarihinin yakın geçmişine, Kürt meselesinin ‘kurucu’ zamanlarına odaklanan bir sayıyla karşınızdayız. Çok değil, 1. Dünya Savaşı’nın başlangıcından Cumhuriyetin çatısının çatıldığı ilk yıllara kadar geçen on sene Kürtlerin yakın tarihinin en dramatik anlarına sahne oldu. Bu on sene içerisinde Kürtlerin yaşadığı havalinin bir kısmı Ruslarca işgal edildi; Ermeniler Kürtlerle paylaştıkları vatanlarından kazındı; Kürtlerle meskun Osmanlı arazisinin bir kısmı savaşın galiplerince işgal edildi; Osmanlı/Türk ve Kürt eliti Kürtlerin özerkliğinde anlaştı; nihayet, Kürtler değilse de Kürtlük Kürdistan’dan kazınmak istendi.
10. sayıda bu on seneye dair çok kıymetli metinler var. Yakında yayımlanan Türkiye Kurulurken Kürtler kitabı vesilesiyle Sinan Hakan’la yaptığımız söyleşi söz konusu on yılın ilk birkaç yılına ışık tutuyor. Sinan Hakan söyleşisi Türkiye Kurulurken Kürtler için bir rehber niteliğinde. Bu mühim kitaba dair Vecdi Demir’de hakkaniyetli bir değerlendirme yazısı kaleme aldı. Mehmet Bayrak’ın bulup daha önce yayımladığı Şark Islahat Planı ise Kürt meselesi tarihinin önemi halen çok teslim edilmemiş bir metni olma vasfını taşıması hasebiyle bir kez daha yayımlanmayı hak ediyor. Bütün bir Cumhuriyet dönemi Kürt meselesi siyasetinin rehber metni olmuş bu planı Mehmet Bayrak’ın aydınlatıcı bir takdim yazısıyla birlikte yayımlıyoruz. Cuma Çiçek de kavramsal kalitesi yüksek bir metinde Şark Islahat Planıyla beraber İsmet İnönü’nün meşhur Şark Raporunu inceledi. Şark Islahat Raporunun akislerinden sayılabilecek bir uygulamayı, Kürtler ve Kürdistan’a dair ‘metinlerin’ yasaklanmasını ise Ercan Çağlayan ilgili belgeler üzerinden resmediyor.
10. sayının epey orijinal yazılarından birisi Feyli Kürtler üzerine. Özkan Gökcan Zagroslarda meskun bu Şii Kürt topluluk hakkında ansiklopedik vasıfta ve epey bilgilendirici bir metin kaleme aldı. Sedat Ulugana kendine has üslubu ve konu seçimiyle Kürt tarihinin kıyıda kalmış isimlerine, meselelerine ışık tutmaya devam ediyor. Ulugana bu sayıda da oldukça renkli bir ismi, Zilan havalisinden Mela Muhammed’i ve Mela’nın Zilan havalisinin Ruslarca işgal edilmesinin ardından güneye göçünü kendi mesnevisi üzerinden inceliyor. Sabahattin Kayhan da Koçgiri’nin ve Dersim’in büyük siması Alişer’in siyasi ve kültürel muhayyilesini kendi şiirleri vasıtasıyla resmediyor. Serhat Bozkurt da hardcore bir tarihçilik örneği olan çalışmasında Mir Bedirhan’ın torunu Süreyya Bedirhan’ın Osmanlı Arşivindeki sicilini inceledi.
Hardcore tarihçilik demişken Nilay Özok-Gündoğan’ın hazırladığı Arşiv Tozu’nu bilhassa anmak isterim. Gündoğan, önceki birkaç sayıda olduğu gibi bu sayıda da sıradan Kürt kadın ve erkeklerinin Osmanlı arşivlerine yansıyan hallerine, hikayelerine bakmayı sürdürüyor.
11. sayıda buluşmak üzere...
MESUT YEĞEN