16. SAYI
EDİTÖR YAZISI
Kürt Tarihi’nin
yayımlandığı ilk günden bugüne hep yapmak istediğimiz bir işi ancak şimdi, 16.
sayıda yapmaya koyulduk. Zaman zaman derginin okuyucularının da şikayet ettiği
üzere, Kürt Tarihi geride kalan onbeş
sayı boyunca Kürtlerin ve Kürdistan’ın daha ziyade yakın tarihine, en fazlası
Osmanlı ve İslam geçmişle yoğrulmuş tarihine ilişkin çalışmalara yer verebildi.
Kürtlerin ve Kürdistan’ın İslam öncesi tarihine dair çalışmaların ve bu işleri
bilenlerin azlığından kaynaklanan bu eksikliği gidermeye matuf mütevazı bir
hamle var bu sayıda. 16. sayı, Kürdistan’ın İslam öncesi tarihine dair
çalışmalara yer veren Kadim Zamanlarda
Kürdistan dosyasıyla çıkıyor.
Cahili olduğum bu zamanlara dair bir dosya hazırlamaya
karar verdiğimizde, itiraf edeyim, büyükçe bir tereddüdüm vardı: Kürt Tarihini yayımlamaya başladığımızda
uzak duracağımızı duyurduğumuz “milliyetçi hamasetin” çekiciliğine kapılmak ve
bir zamandır en azından bir kısım Kürdün Kürdistan diye adlandırdığı yeri, yurdu
ezelden beridir Kürtlerin yurduymuş gibi takdim etmek. Ancak, eksik olmasın,
dosya editörü Muhammet Yücel, Kadim
Zamanlarda Kürdistan dosyasını söz konusu hamasetin uzağında tutmayı beceren
yazılarla donattı.
Kadim
Zamanlarda Kürdistan dosyasında beş yazı var. Muhammet Yücel, bugünkü
Kürdistan’la kısmen örtüşen Korduene ülkesinin Roma ve Part imparatorlukları
arasındaki sıkışmışlığının tarihini yazdı. İran’lı araştırmacı Nazanin Tamari
ise Kürt tarih yazıcılığını hep meşgul etmiş bir meseleyi yeniden hatırlatıyor:
Medler Kürt müydü? Tamari’nin yazısı
bu soruya müspet cevap vermenin epey zor olduğunu gösteriyor. Dicle Kaya’nın Onbinlerin Kardukhia’dan Geçişi de bir
dönem Onbinlerin Kürdistan’dan Geçişi
adıyla çevrilen Ksenophon’un meşhur Anabasis’i
üzerine sakin bir değerlendirme; bu sayıda olmasa olmazdı. Murat Şen’in Hakkari Stelleri hakkındaki yazısı da
önemli bir arkeolojik tartışmaya kapı aralıyor. Hakkari’de bulunan stellerin
bulunduğu bölge kökenli olma ihtimalinin yüksekliğine işaret ediyor Murat Şen. Muhammet
Yücel bir de bugünkü Kürdistanı ihtiva eden geniş bölgeye dair eski haritalar
üzerine bir metin kaleme aldı.
16. sayıda dosya haricinde üç yazı var. Sever Işık, her
zamanki titizliğiyle önemli bir şarkiyatçı arkeoloğun, F. E. Schulz’un İran ve
Kürdistan macerası hakkında yazdı. Schulz’un hayatına mal olan Kürdistan
macerası ondokuzuncu yüzyılla beraber bölgede değişmeye başlayan statüko
hakkında da önemli ipuçları veriyor. Dergiyi sürükleyen yazarlarımızdan Rohat
Alakom Yaşar Kemal romanlarında Kürtlerin ve Kürdistan’ın izlerinin peşine düşen
bir yazı yazdı. Son olarak, Serhat Bozkurt Kürt talebe cemiyeti Hêvî’nin
Erzurum’daki örgütlenme çalışmalarına ışık tutan bir Başbakanlık Osmanlı Arşivi
belgesini inceliyor.
Önümüzdeki sayıda Dersim ve Alevilik üzerine, takip eden
sayılarda da Kürt beylikleri ve negatif Kürdoloji mevzularına yer vermek
istiyoruz. Katkılarınızı bekliyoruz.
MESUT YEĞEN