.

9/20/2015

20. SAYI EDİTÖR YAZISI

Kürt Tarihi’nin bu sayısındaki dosya konusunu Metin Atmaca’nın editörlüğünü yaptığı “Kürt Mirlikleri”ne ayırdık. Atmaca, dosya yazılarının hazırlanması, organize edilmesi ve dergi sayfalarına yerleştirilmesi aşamalarında ciddi emek harcadı.
Dosya yazıları, Kürdistan’ın muhtelif bölgelerini farklı dönemlerde yönetmiş Rüstem Ağa, Şeddadiler, Babanlar, Müküs ve Abdal Han dönemleri üzerine yoğunlaşıyor.

Dosyadaki ilk yazı, Stefan Winter tarafından kaleme alındı. Winter, makalesini Halep ve Tripoli Kadı Mahkeme Sicilleri’nde bulunan birincil kaynakları inceleyerek yazdı. Makale, Kürt Rüstem Ağa ve oğullarının hükümdarlıkları döneminde İstanbul ve yerel halk ile aralarındaki mücadelelerini konu ediniyor.

İkinci yazıyı okuyucularımızın yakından tanıdığı Büyük İslam Ansiklopedisi Merkezi Kürt Çalışmaları Birimi Direktörü, İran Kürdistanı’ndan İsmail Şems kaleme aldı. Şems, Şeddadileri konu edindiği yazısında, 951-1199 tarihleri arasında tahta çıkan Şeddadi hükümdarlarını ve Şeddadiler’in komşu devletler ile ilişkilerini irdeliyor.

Baban Mirliğini ele aldığı makalesinde Metin Atmaca, yazısını İngiliz Doğu Hindistan Şirketi’nin temsilcisi James C. Rich’in Kürdistan’da bulunduğu dönemde Kürtler’den duyduğu bir sözlü anlatı üzerine kuruyor. Sözkonusu anlatı, Babanlar ailesinin kökenlerini, ilginç bir şekilde İngiliz Frenk Keygan ve Kürt Feqî Ehmed’e bağlamaktadır.

Sinan Hakan, ünlü Kürt şairlerden Feqiyê Teyran’ın diyarı Müküs Mirliğini yazdı. Hakan, uzun yıllar Müküs’ü yöneten Müküs beyleri ve komşu mirlikler ile aralarındaki anlaşmazlıklara değiniyor. Yazıdaki bir diğer önemli nokta ise yazının sonlarına doğru Kürt kadınlarının sesine yer vermesidir. Yazıda mirlikteki iki etkili Kürt kadının siyaset ve eğitim alanlarındaki karar verici rollerini gözler önüne seriyor.

Dosyanın son yazısı Bitlis’in ünlü miri Abdal Han hakkındadır. Sedat Ulugana, tarihçilerin tarih metni oluştururken elde bulunan belge veya metnin olduğu gibi kabul edilmemesi gerektiğinin altını çiziyor. Zira uzun zamandır ve birçok tarihçinin kendi metinlerinde Abdal Han’ın babasının kim olduğu ve hangi tarihlerde doğduğu konularındaki yanlış bilgilerin dolaşımda olduğunu söylüyor ve başka belgeler ile konuyu tartışmaya açıyor.

Bu sayıda dosya yazılarının dışında üç önemli makale daha bulunmaktadır. Selahaddin Uğur Işık, Osmanlı son döneminin önemli Kürt entellektüellerinden Kadri Cemilpaşa’yı yazdı. Işık’a göre, yıkılma evresindeki Osmanlı’nın değişim, dönüşüm ve yıkılma süreci sancılarının bizzat şahidi olan Cemilpaşa, Kürt toplumunun kendi hakları için mücadele etmesi gerektiğini belirtmekte ve kendisi de bunun için mücadele etmektedir.

Barbara Henning, Bedirhan Bey’in oğullarından Bedri Paşa’nın belgelere ve görsel malzemelere yansımayan tarihinin izini sürdüğü çalışmasında, Bedirhan ailesi hakkında çok çalışmanın olduğunu fakat bunların yeterli olmadığını belirtiyor. Sözkonusu aileler hakkında portre çalışması öneminin altını çiziyor.

Son olarak, İskip’in tarih boyunca birçok ünlü Kürt âlime ev sahipliği yaptığı hakkındaki “İskipli Birkaç Kürt Âlim” yazısına yer veriyoruz. Murad Celalî bu makalesi ile İskip’te yaşamış Kürt alimler hakkında önemli bilgiler sunuyor.

21. sayıda buluşmak üzere.


AYSEL KAZICI ÖZALP

***

20. SAYI İÇİNDEKİLER

Bir Kürt Milliyetçisinin Portresi: Kadri Cemilpaşa
Selahaddin Uğur Işık

Kürt Öncüler ve Osmanlı Serüvenleri:
Osmanlı’nın Son Döneminde Bedirhan Ailesi
Barbara Henning 

DOSYA: 
KÜRT MİRLİKLERİ
Dosya Editörü: Metin Atmaca

Kuzeybatı Suriye’nin Kürt Ağaları, 1695-1744 Rüstem Ağa ve Oğulları
Stefan Winter

Şeddadiler (951-1199)
İsmail Şems

Frenk Keygan’ın Çocukları: Babanlar
Metin Atmaca

Van Gölü’nün Güneyinde Sıradışı Bir Mirlik: Müküs Beyliği
Sinan Hakan

Bitlis Mirliği Tarihinde Abdal Han Dönemi (1618 -1664)
Sedat Ulugana

İskilipli Birkaç Kürt Alim 
Murad Celalî

Kitabiyat: “Kürtler: Tarih, Toplum, Din” 
Nurullah Alkaç

***

DOSYA SUNUŞ YAZISI

İslam dönemi sonrasında Kürdistan’daki siyasal yapılanmalar ilk başta yarı bağımsız devletler şeklinde ortaya çıkmış, daha sonra özerk mirlikler olarak devam etmişlerdir. Kürt Tarihi’nin bu sayısı hafızalarda çoğunlukla söylenceler, hikayeler ve şarkılar olarak kalmış mirleri ve memleketlerini, özel bir dosya ile uzun soluklu çalışmaların neticesi olan yazılarla ve ete kemiğe bürünmüş olarak karşınıza çıkıyor.

Kürtlerin siyasal yönetimleri üzerine odaklanan bu dosyada okuru tarihin zaman tünelinde daha geriye götürerek Kürtlerin kurduğu devletler, mirlikler ve ağalıklar üzerine bir yolculuğa çıkaracağız. Kürtlerin siyasi tarihi sınırlı bir düzeyde çalışılmakla birlikte Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşme öncesi yani Tanzimat’tan önceki dönemi ile ilgili çok fazla bir bilgi mevcut değildir. Geriye doğru gittikçe sosyal, kültürel, ekonomik ve hatta siyasi hayatla ilgili detaylar azalmakta, sadece siyasal yapıların ve idarecilerinin isimleri tarihin silik sayfalarında görünmektedir. 
Bir devlet, farklı yapıdaki üç mirlik ve bir ağalık üzerine olan bu dosyadaki yazılar Kürtlerin çeşitlilik arz eden zengin bir siyasal tecrübeye sahip olduğunu ortaya koyuyor. Bunun da Kürt yöneticilerin bölgeye hakim olan güçlere göre yeni modeller geliştirmeleri sonucunda ortaya çıktıklarını görüyoruz.

Dışarıdan gelip bölgeye hakim olan Selçuklu ve Osmanlı hanedanlıklarının Kürtleri yönetebilmek için her zaman yerel yöneticilere ihtiyaç duyduğunu ve gücü bir şekilde onlarla paylaşmayı yeğlediklerini gözlemliyoruz. Bir taraftan da yerel yöneticilerin tecrübelerinden yararlanmak için Kürdistan coğrafyası dışında Ermenistan ve Suriye’ye de Kürt ayanlarını atadıklarını görüyoruz.  Kürt liderler Suriye’nin en batısından, Irak’ın en doğusuna ve hatta Kürtlerin nüfus olarak daha az olduğu Doğu Anadolu’nun en kuzeyine kadar bir şekilde varlık göstermişlerdir. Bu durum, Kürtlerin bugünkü Kürdistan coğrafyası ve ötesinde uzun bir süre bölgesel ve devletlerarası siyasette aktif rol oynadığını ortaya koymaktadır.

Stefan Winter’in Suriye, Türkiye ve Lübnan arşivlerinde uzun soluklu bir araştırma soncunda ortaya koyduğu Kuzey Suriye’nin Kürt beyleriyle ilgili yazısında Rüstem Ağa ve oğullarının peşine düşüyoruz. Yazar nefes kesici bir hikaye ile devletin başındakiler ile yerel yöneticiler arasındaki güç dengesinin o ince çizgide nasıl yürüdüğünü detaylandırıyor. Bu güç ilişkilerinin resmi belgelere yansıma şeklini ustalıkla ortaya koyan Winter’in çalışmasının güncel bir konu olan Rojava üzerine de tartışmalara yeni bir boyut katacağına inanıyoruz.

İsmail Şems bugünkü Ermenistan’ın doğusunda kalan bölgelere hükmetmiş bir Kürt devleti olan Şeddadi sultanlarının Selçuklular, Gürcüler, Bizanslılar ve diğer devletlerle nasıl bir siyaset yürüttüğünü ve idaresi altındaki Ermenilerle olan ilişkilerini çarpıcı örneklerle sunuyor. Şems, Şeddadilerin tarihte unutulmuş hikayesine, Farsça, Arapça, Türkçe ve Kürtçe yazılmış eski eserleri tarayıp Batı’nın güncel kaynaklarıyla harmanlayarak ışık tutuyor.

Sinan Hakan, Kürdistan coğrafyasının merkezinde yer almış, fakat etrafındaki mirlikler ve Osmanlı paşalarıyla girdiği varlık mücadelesine rağmen üzerine fazla yazılmamış bir mirlik olan Müküs Mirliği’nin renkli hikayesini aktarıyor. Müküs sadece denge siyasetiyle değil, aynı zamanda halk edebiyatı, özgün mimarisi ve Kürt kadınlarının siyasette ve dindeki rolüyle ön plana çıkıyor.
Sedat Ulugana, 17. yüzyılda Bitlis’e uğrayan Evliya Çelebi’nin o dönem mir olan Abdal Han üzerine başlattığı bir tartışmayı günümüze taşıyor. Ulugana, bu çalışmada Evliya Çelebi’nin Bitlis’in siyasi tarihi üzerine verdiği yanlış bilgilerin bugün bir çok tarihçi tarafından hala kullanıldığını farklı kaynakları karşılaştırarak ortaya koymaktadır.

Son olarak, editörlüğünü yaptığımız bu dosyaya mütevazi bir katkı olarak Baban mirlerinin soyunun dayandırıldığı Keygan adlı Batılı bir kadının hikayesini aktaracağız. Türkiye’de az bilinen bir mirlik olan Süleymaniye merkezli Baban mirliği, İran ve Osmanlı arasında sıkışmış ilginç bir mirlik. Sorani Kürtçesinin edebiyat dili haline gelmesinde büyük bir katkısı olan bu mirliğin paşaları epik bir hikayenin başkahramanları olan Feqî Ehmed ve Keygan’ın aşk hikayesiyle hayal dünyamızı zorluyorlar. Modernleşme öncesinde iktidarı ele geçiren hemen hemen bütün hakimler soyunu bir kahramana dayandırmakta ve bir çok etnik grup kökenine ilişkin bir mitoloji üretmektedir. Kürt hanedanları da soylarını ya bir peygambere, sahabeye ya da Ortadoğu’da isim yapmış büyük bir devlet yöneticisine dayandırmaktadırlar. Babanlar, bu geleneğin dışında kalmış ilginç ve bir o kadar da maceralı bir hikaye sunmaktadırlar.

Kürtlerin geçmişte kalmış devletleri ve mirlikleri bize sadece o zamanın değil bugünkü siyasal çeşitliliğinin de ipuçlarını vermektedirler. Burada sunacağımız yazıların bu çeşitliğe anlam vermede bize daha fazla katkı sağlayacağını ümit ediyoruz. Bu dosyada üzerinde duracağımız mirlikler tarihte kalmış onlarcasından sadece birkaç tanesini teşkil ediyor. Bundan sonraki sayılarda da başka araştırmacıların ve siz okuyucularımızın katkıları sayesinde Kürtlerin tarihte kalmış yönetim yapılarıyla daha fazla karşınıza çıkmayı ümit ediyor ve iyi okumalar diliyoruz.


METİN ATMACA

***

20. SAYI KAPAK